18 Ağustos 2007 Cumartesi

Sushi Mambo

Cumartesi sabahi saat 12ye dogru gozumu aciyorum.Emre tatilde ve yan yatakta misil misil uyuyor.Benden sonra yattigini biliyorum.Beni her sabah rahatsiz eden yan komsunun yuksek sesle dinledigi latin muzikleri onu pek sarsmiyor.Ama bu sefer ust katta kalan diger Emre'nin geldigini fark ediyorum.Bizim odanin kapisindan burnunu uzatmis bana seslenmeye calisiyor.


-Ismail kalk oglum,Isaac(ev sahibi) kahvalti hazirladi,seni cagiriyor omlet yiycez.


-Tamam geliyorum diyorum ama galiba tekrar uykuma dalmis olmaliyim.Bir sonraki uyanisimda saat 3bucuk.Dun cok yoruldum.Yagmur da vardi ustelik.Kalkip yuzumu yikamaya giderken Isaac ile karsilasiyorum.Bana too late (cok gec) diyor.Neyse kusura bakma yarina insallah. Tamam gercekten cok gec bugun calismiyorum.Kararimi verdim.Emre bu ise sevindi gibi.Yalniz basina tatil cekilmiyor tabi.Beraber hazirlanip evden disari cikiyoruz.


-Nereye gidiyoruz Emre?


-Bilmem.Hele bi trene binelim.Haritaya bakip bi seyler dusunuruz.




-Iyi madem.Bindik trene gidiyoruz.Gezmedigimiz bi yer kalmamis nerdeyse.Ama ikimiz de harita uzerinde Greenwich Village yazisini gorunce soyle bir duruyoruz.


-Tamam.Bugun ordayiz.








Tren bizi Union Square'e kadar goturuyor.Sozde guzel degisik bi seyler yiyecegiz.Ama o da ne? Ayakkabi magazasi var hemen kosede.Girmemek olmaz.Ne zamana kadar erteleyecegiz? Giriyoruz iceri.Yarim saat sonra elimizde posetlerde disaridayiz yine.Guzel bir alisveris oldu.Bir fotograf da hic fena olmaz hani.

















Rastgele yurumeye basliyoruz Broadway uzerinde.Bleecker Street'e geliyoruz.Emre daha once burada bir sushi lokantasi kesfetmis.Adi Sushi Mambo.Onu ariyoruz.Zevkine guvenirim keratanin.Hakkaten essiz muntazam bir yer burasi.









Siparis veriyoruz japon hatuna.Us combo yiyecegiz.Yemekler hakkinda hicbir fikrimiz olmadigi icin resmine bakip begeniyoruz.





-Icecek ne alirsiniz?


-Ginger with honey (balli zencefil). Bu da nesi? Hemen deneyelim.Ortam cok egzotik.Los bir dekor.Kahverengi tonlar.Japon dekorasyonu.Tamamdir moda girdik diyoruz birbirimize.Bardaklarin sekli muhtesem.Oturakli,agir bardaklar.Sekil ustelik.


Bir kasede corbaya benzer bisey geliyor.Hemen ardindan da ufak bir yagdanlik da sos ve tahta bir tepsinin uzerinde US Combo.Bunlari nasil yiyecegiz diye soruyoruz tabi.Corbayi aperatif olarak icececeksiniz.Sosu da yemekle beraber.Isin korktugumuz zor kismi: Cubuklar.





Emre bir cubuga bir bana bakip:


-Ya su insanlara yakin mi otursaydik diyor.Onlara bakip kopya cekerdik.


-Daldir gitsin iste diyorum.


Aman Allahim bu corba nefis.Yok gormedim omrumde boyle bir sey.Emre cubukla ugrasiyor.Cok inceleme diyorum zor bisey degil.Tutmaya calisiyor.Aha kirdi sonunda cubugu.


-Cubuk kirildi.


-Gordum.


-Napcaz?


-Al caktirmadan su yan masadakini.


-Olur mu oyle?


Uzanip ben alayim bari diyorum.Aha cubuk yere dustu bu seferde.Emre gulmeye basliyor her zamanki gibi.


-Gulme lan!




Benim cubukla aram iyi.Iki hamlede ogrendim her seyi.Henuz kirilmadi sukur.Yedigimiz seyi tarif etmeye calisirsam iste boyle boru gibi sarilmis pirinc taneleri ve et.

Kazara tepsinin yanina koyduklari bi sey dikkatimi cekiyor.Hardala benzer bi sos.Bi yerlerden tanidik geliyor ama du bakalim.Bi parca alip agza atilir: -Yandim anamm.

Meshur Wasabi . Allah dusmanimin basina vermesin.Aman eksik olsun.


Bu arada bu pirinc dolmalarinin geldigi tahta tepsi bana eski banyolarda ustune oturdugumuz tahta tabureleri hatirlatti.Nostalji ustune nostalji.Kutluyorum.
-Bunun kabugunu yiyomuyuz bi yanlis yapmayalim? diyor Emre.
Aldigim lezzet beni alip goturuyor.Ne guzel insanlar su japonlar diye geciriyorum icimden.Bu kadar genis bir yemek kulturun varsa eger gercekten sansli dogmustur insan.Japonlar da sansli dogan insanlardan.Zencefilli icecek harika.Gercekten butun bunlari icat etmek yetenek isi.

Emre cubuga hala alisamadi.Sacma bisey oldugundan bahsetmeye basladi bile.Neden bu insanlar islerini zorlastirmislar diyor.Butun diger herkes kolayligi secmisken.Burada catal bicagi kastediyor.


-Canim iste onlara gore bu bir disiplin meselesi diyorum.Cubugu kullanmak sabir ve incelik gerektirir.


-Sabir insani geciktirir.


-Valla ben sevdim.

Hesabi odeyelim.

-Ben bahsis vericem.

-Iyi ben de vereyim.


Artik eve donelim.












29 Temmuz 2007 Pazar




Sicak bir cumartesi ogleden sonrasi gec yapilan bir kahvalti ertesinde ise cikmak icin pek de istekli gorunmuyorum.Pedicab isinde hic kimsenin inkar edemeyecegi bir gercek var: her gun sifirdan baslamak. Her gun yeni bastan basladiginiz icin ise bir turlu gitmek istemezsiniz.Ama bir kez bisikletin pedalini cevirmeye baslayip zilinizi bir kac kez caldirdiktan sonra bu his yok olur gider.Haftasonu en guzel rota garajdan ciktiktan sonra 7inci avenue ya veya broadwaya kadar gelip times square in ortasindan gecip Empire states building e gitmektir.Orada polis bulunmadigi muddetce sabirli bir bekleyisin ardindan muhakkak musteri cikar.Buyuk bir ihtimalle eger gunduzse times meydanina yada gezmekten yorgun dustugu icin oteline donmek isteyen turistlerdir bunlar.

16 Temmuz 2007 Pazartesi

Shepherd Avenue


Sirin evimizden guzel bir manzara.Daha cok hispanik kokenli insanlarin yasadigi onlara gore sirin bana gore sadece uzak ve rahatsiz bir mahallede yasiyoruz.Shepherd Avenue brooklynin ortalarinda uzun bir caddenin adi. Klasik amerikan tarzi evlere filmlerden asinayiz zaten. Temel olarak disaridan dar gozuken fakat arkaya dogru uzun olan evler bunlar.Dis kapilar birbirine cok yakin.Her evin arkasinda backyard denilen arkabahceler var ve tum pencere ve kapilar simsiki kapali.Herkesin ciddi derecede bir guvenlik takintisi var.Beraber ayni katta kaldigimiz Edward adindaki adam kapiyi 3 kere kilitlemeden uykuya dalamayan birisi.Guzel seyler de cok onlar da baska zamana..